8.03.2017

Büyük bir kayıp...

Türk fındığının yaklaşık son yarım asrına kamuoyu denilen bütün adına her aşama da gazeteci sıfatıyla şahitlik etmiş birisi olarak Orhan Veli Oltan’ın, şimdilik kısmen de olsa; “yakında yokum” beyanını, “büyük bir kayıp” olarak değerlendirmemek, hem mesleğime, hem de Türkiye’ye gerçek manada en fazla döviz kazandıran tarımsal sanayi ürünü fındığa haksızlık olur. “Fındık Kabuğundan Çıkan Dev” ismiyle kitaplaştırdığımız baba Kenan Oltan ve Şükrü Güngör Köleoğlu ile birlikte 1984 yılında kurdukları Oltan Gıda’nın kendi deyimi ile “Fındık tedarikçiliğini-alım-satımını” yapan Orhan Oltan, “33 yıllık aşkım” diye tarif ettiği işini bir kenara koyarken üzüntüsünü dile getirdiği üslubu; “iyilikler bizden, kötülükler başkasından, olmadı, ‘ne yapalım Allah’tan” mantığı ile sektörün içinde yer alanlar iyi değerlendirmeli, hakikate uygun olarak tahlil etmelidirler.

Bir yaşam biçimi haline getirdiği işini, tamamen ticaretin kuralları çerçevesinde icra eden ve bunun neticesinde de 2002’de Oltan Gıda’yı “Fındık Rekortmenliği”ne kadar taşıyan süreçte çok büyük katkısı olan Orhan Oltan, kendi üzüntüsünü ironi ile kenara koyduğu son açıklamasındaki şu ifadeler sadece fındık ticareti içinde değil, insanlık anlayışı açısından da iyi değerlendirilmelidir: “Fındık fiyatı çıktığında Allah’tan, düştüğünde bizden sayanlar var ise onlar için kötü bir haber değildir. (Temmuz’da tedarik işinde olmayacağı.) Ancak yine de umarım böyle sayanlar yoktur. 33 yılını fındığa vermiş ve bundan ekmek yiyen bir insanın Türk üreticisinin mağdur olmasını istediğinin düşünülmesi doğru değildir.” Söz konusu fındık olduğu için, her kesimden, herkesin o kadar çok söylediği, büyük kısmı yanlış olmak üzere yaptığı var ki... Söylenmişi var, söylenmemişi de... Bildiğimiz de var, bilmediğimiz de... 50 yıldır yaşıyor, yazıyorum! Ben bile belki de yarısını bilmiyorum!

1984’de Türk fındığı adına (tabii ki para kazanmak için de) başladığı işinde Oltan Gıda “almak ve satmak” üzerine kurulu doğru ve sağlam bir ticaret anlayışı ile yükselerek bugünkü noktaya gelmiş ve bir Dünya çikolata devinin de bünyesine bedeli hakkıyla tahsil edilerek katılmış ise, bunun için işin ticareti noktasında Orhan Oltan’ın hakkını teslim etmemek haksızlık olur. Tabi, bunlar hakkın, hak edene insani bir adalet anlayışı ile teslim edildiği topluma sahip ülkelerde olur. Bizim gibi olmayanlar da ise, bu sütunlarda kırk bin kere dile getirdiğimiz gibi vücuda gelir. O da, iyi işler oldu mu “benden”; olmadı mı “O sebep oldu, bu yüzden oldu” diyerek başkalarını suçlayan!

Dahası iyi gitmeyen işlerin sonucunda “Ne yapalım Allah’tan” diyecek kadar dinin aslından uzaklaşmış toplumlarda değil... Hem de; Cenab-ı Allah’ın Kur’an-ı Kerim’de; “Sana gelen iyilikler Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir (Nisa-79)” diye buyurup doğruyu işaret etmesine rağmen... Anladınız mı şimdi, O’nun; “Fiyat çıktığında Allah’tan...” deyişine, “..düştüğünde Orhan Oltan’dan” ibaresini eklemediği, ama işaret ettiği, kendi hatalarını görmemekte direnenlerde ki mantalitenin Allah katındaki ederini?

Orhan Oltan’ın açıklamalarının, Türkiye’nin fındık ihracatının düştüğü, ama bu ihracat içinde Ferrero’nun alımlarının arttığı bir sezonun sonlarına doğru olması işin ayrı bir ilginç tarafı...

Ez cümle... Zaten bu mantık ve mantalite değil mi Orhan Oltan gibi sanayici ve ihracatçılar Türkiye’nin fındık satışını çıktığı 300 bin ton iç noktasından daha ileriye taşımak için dünyanın dört bir yanında çaba sarf ederken, içeride üretimi artırma yerine aşağıya yatıp sadece fiyattan dem vuranlar yüzünden bugün ihracatın 250 bin tonlara kadar düşmesi...

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar