16.07.2022

Henüz çok geç olmadan

Dünyamızın yaşı bizim kısa ömrümüz ile karşılaştırıldığında aklımızın alacağından çok daha büyük.

Bu uzun yıllar boyunca kendine yeten ve gerektiğinde yenileyebilen dünya artık bunu yapmakta zorlanıyor. Hem de sorun onda değil insanoğlunda. Tema Vakfının AB finansal desteği ile yayınlamış olduğu Tarım Politikalarında İklimin Yaygınlaştırılması için Sivil Toplum Ağı Projesi kapsamında Arazi Kullanımı Politika Notu bu kapsamda bize değişim zamanının çoktan geldiğini söylüyor.

Raporda paylaşılan ve dikkatimi çeken bazı verileri sizlerle paylaşmak istedim. Dünya üzerindeki tarım topraklarının %33’ünün bozulduğu ve bu şekilde kullanıma devam edilmesi durumunda bu oranın %90 seviyesine kadar çıkabileceği belirtiliyor. Buna sebep olan erozyon, toprak organik madde kaybı, bioçeşitliliğin azalması ve aşırı su kullanımı gibi sebeplerin de tamamının insan kaynaklı olduğu vurgulanıyor. Ayrıca raporda tarihsel olarak yaşananlar şu şekilde paylaşılmış:

“Arazilerin 10.000 yıl önce tarımsal amaçla kullanılmaya başlanmasıyla, birçok yerde toprak sorunlarının ortaya çıktığı bilinmektedir. Özellikle kuraklığın da etkisiyle 4000 yıl önce Mezopotamya’da aşırı sulama sonucu tuzlanma ve erozyon, 1500 yıl önce Orta Amerika’da ormanların mısır üretimi için yok edilmesi ve mısırın toprağın besin içeriğini hızla tüketmesi, Hint yarımadasında yine 4000 yıl önce Ganj ve İndus nehirleri arasında su kıtlığı sonucu oluşan tarımsal üretim kayıpları medeniyetlerin yok olmasına yol açmıştır. Bu örnekler iklim değişikliğinin ve yanlış arazi kullanımının gidebileceği boyutları göstermesi açısından dikkate alınması gereken tarihsel kayıtlardı.”

Deniz kıyısına yakın verimli ve alüvyonlu araziler deniz seviyesinin yükselmesi tehlikesi altında iken; kurak alanların artış hızı her geçen gün hızlanmaktadır. Her iki sebep, dünya nüfusunun büyük bir kesiminin etkilenmesine ve ekolojik göçlerin oluşmasına sebebiyet vermektedir. Şuan ülkemizde dahi hissettiğimiz aşırı yağışlar erozyonu tetiklemekte, toprak verimliliği azalmaktadır. Birçoğumuz ülkemizin tarıma ilişkin politikalarının olmadığı görüşünde olsa da; aslında politikalarımız mevcut fakat uygulamada eksikliklerimiz var. 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nda Mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ile sulu tarım arazileri tarımsal üretim amacı dışında kullanılamaz” denilir denilmesine de sonrasında “Ancak” ile başlayan maddeler elimizi kolumuzu bağlayacak niteliktedir. Tüm bu maddeleri sıralamayacağız fakat faydanın nerede olacağının çok iyi değerlendirilmesi ve karar vericilerin sürdürülebilir bir geleceğe uygun hareket etmeleri gerekmektedir.

Raporda dikkat çeken bir diğer husus Türkiye’de kullanılan Toprak Haritası TOPRAKSU tarafından 1970’lerde hazırlanmış olan ve hazırlanma aşamasında 1938 Amerikan toprak sınıflandırma sistemi kullanılan haritadır. Benim yaşım gereği bile yaşanılan deprem, sel ve erozyon gibi felaketleri biraraya getirdiğinizde haritadaki verilerin güncelliği soru işareti yaratacak düzeydedir. Bu haritaların yeniden oluşturulması, saha araştırmalarının yapılması ve bunun için yeterli sayıda ve eğitimli uzmanların çalışması sağlanmalıdır. Tarihteki savaşların bile artık saha çalışmaları sayesinde canlandırıldığı ve yazılan tarihin mümkün olamayacağının görüldüğü bir zamanda 50 sene önce hazırlanmış olan arazi verileri ile önlem almaya çalışmak bizi doğruya götürmeyecektir.

Çalışmaların bölgesel olarak yapılması ve alınacak olan önlemlerin de her bölgeye göre uyarlanması gereklidir. Örneğin; İç Anadolu Bölgesin’de su ihtiyacı fazla olan ürünlerin üretilmesi ve suyun verimliliğinin düşmesi; bölgede tarımın sürdürülebilirliği açısından sorun teşkil etmektedir. Dikkat çeken diğer bir örnek ise; Şanlıurfa – Harran Ovası’nda su verimliliği 0,45’tir. Yani kullanılan 1000 litre suyun 550 litresi heba olmaktadır. Televizyonlarda su kullanımına ilişkin yayınlanan önlemler elbette kişisel olarak farkındalık yaratıyor fakat tarımdaki su verimliliğini arttırmadığımız sürece su kaynaklarına erişimimiz her geçen yıl zorlaşacaktır. Daha önceki yazılarımda teknolojinin kullanımı ve genç nüfusun tarıma kazandırılması konularına değindiğim için bu yazımda sadece hatırlatmak üzere başlıkları paylaşıyorum.

Sorunların neler olduğu tarım ile ilgisi olsun veya olmasın birçok kişi tarafından biliniyor. Çözüm için neler yapıldığı ise asıl önemli olan konu. Haftaya bu konuda görüşmek üzere…

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar