8.11.2021

İklim Değişikliği Konferansı (COP26) ve Ülkemizdeki Uyum Süreci

Birleşmiş Milletler’in İskoçya’nın Glasgow kentinde 26.’sını düzenlediği ve ülkemizin de temsil edildiği İklim Değişikliği Konferansı’nda görüşmeler 12 Kasım tarihine kadar devam edecek. Nasıl bir görüş birliği olacağı yada görüş birliğinin olup olmayacağ

Dünya sıralamasında üst düzeyde yer alan milyarderlerin yeni yaşam alanları keşfetmek için yaptıkları uzay yatırımları, dünyamızdan çok çabuk vazgeçtikleri izlenimini veriyor. Bu konuda İngiliz Kraliyet ailesinin önceliğin dünyaya verilmesi konusundaki görüşlerine hak vermemek mümkün değil. Tabi burada konferans sırasında İngiltere’nin bu savaşta diğer ülkelere oranla çok daha fazlasını yaptığı düşüncesini kabul ettirmeye çalışması ve yenilenebilir enerji alanlarında diğer ülkelerle know-how paylaşmak istiyor olmasının da etkisi olduğu göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek.

2015 yılında imzalanan Paris Antlaşması ülkeleri dünya ısısının sanayi öncesi dönemden 2°C fazla olmaması için gerekli önlemleri almasını gerektiriyor.  Nüfus yoğunluğu ve enerji kullanımlarına bakıldığında Hindistan ve Çin önlemlerini biran önce uygulamaya koyması gereken iki ülke fakat Hindistan görüşmelerde karbon sıfır seviyesine gelinebilmesi için 2070’e kadar süreye ihtiyacı olduğunu bildirdi ki bu AB’nin belirlediği 2050 hedefini 20 yıl aşmış görünüyor. İklim değişikliğine uyum sağlayan ülkelerin etkisi ise %25’lerin altında ve gelişmiş ülke kategorisindeki bu ülkeler zaten kömür, petrol ve doğal gaz kullanım seviyelerini minimum seviyelere çekme konusunda şimdiden başarı göstermiş durumdalar.

Gelişmekte olan ülkeler ise bu dönüşümün oluşabilmesi için yatırımlara ihtiyaç duyduğunu ve iklim üzerinde oluşan zararın çoğuna sebep veren gelişmiş ülkelerin bu yatırımlar için kendilerine yardımcı olması gerektiğinin altını çiziyorlar. Ülkemizde de iklim değişikliğine olan katkımız göz önünde bulundurularak sorumluluğumuzun diğer ülkelere nazaran daha az olması gerektiğine dair açıklamalar mevcut fakat bu açıklamalar ileri zamanlar için bize fayda sağlamayacaktır. Çünkü gelişmiş olan ülkeler yapılacak olan yatırımlar için tercih yapmak durumunda kaldığında, değişim hareketine istekli olan ülkelerle birlikte hareket etmek isteyeceklerdir.

Avrupa Birliği Haziran 2021’de Yeşil Mutabakat adı altında ilk iklim yasasını açıkladı. Karbon emisyonlarında 2030 yılına kadar %55 ve 2050 yılı sonuna kadar da %0 emisyon salınımı seviyesine düşürme hedefi koydu. Temmuz 2021’de de ülkemizde Yeşil Mutabakat Eylem Planı hazırlandı ve yürülüğe konuldu. İhracatının büyük bir çoğunluğunu Avrupa Birliği’ne yapmakta olan Türkiye’nin bu gelişmeleri göz ardı etmesi beklenemez. Birçok sektörün etkileneceği bu gelişmelerin ülke içerisinde benimsenmesi ve uygulanabilirliğinin artırılması için sadece özel sektörün değil devletin de gerekli desteği sanayici ve özellikle KOBİ’lere göstermesi gerekmektedir.

Birleşmiş Milletlerin İklim Değişikliği ve Sürdürülebilir  Kalkınma Hedefleri sadece sanayi alanında değil finans alanında da sorumluluk alınmasını gerektiriyor. Bu kapsamda 69 ülkeden 223 banka bu prensiplere uyma konusunda antlaşmaya imza atarak bankacılık sektörünün Paris İklim Antlaşması ile uyumlu hale getirilmesi için görüş birliğine vardı. Bu antlaşma çerçevesinde bankalar karbon nötr olan projelere finansman sağlayacak, kömür veya doğalgaza yatırım yapan projeleri finance etmeyecek ve Yeşil Mutabakat çerçevesinde belirlenmiş olan hedeflere uyumlu çalışan projeleri destekleyeceklerdir. Şuan ülkemizde 6 banka bu çerçevede çalışmalarını devam ettirmekte olsa da bu sayının ileriki yıllarda daha fazla olacağı beklenmelidir. Bu durumda değişime ayak uyduramayan sanayicilerimizin fonlara ulaşımı zorlaşacağı gibi yeşil ekonominin getirdiği ayrıcalıklardan faydalanma imkanından da mahrum kalacaklardır.

Sanayicilerimizin ve özellikle KOBİ’lerin ülkemizde kabul edilmiş olan Eylem Planı hakkında bilgilendirilmeleri ve uyum süreci içerisinde yapılması gerekenleri bir an önce uygulama aşamasına geçmeleri gerekmektedir. Kovid-19 gibi bir süreçten geçerken güçlükle ayakta duran ekonomi aktörlerine yeni yatırımların yapılması gerektiği bildirildiğinde kulağa çok hoş gelmeyecektir fakat bu herkesin biran önce kabullenmesi ve çözüm üretmesi gereken bir dönemdir. Sanayi Odaları ve İhracat Birliklerinin önemli rol üstleneceği fakat devlet ile işbirliği olmadan çözüme kavuşturamayacağı bu dönemde kaynakların verimli bir şekilde kullanılması ve eşit dağılımın sağlanması gerekmektedir.

 

 

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar