11.12.2021

Sürdürülebilirlik ve Finans Sektörü

Çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerine ilişkin daha önce yayınlanmış olan makalemizde bu yatırımların bazen sürdürülebilir yatırımlar bazen de sosyal açıdan sorumlu yatırımlar olarak adlandırılabileceğimizi belirtmiştik. Bu durumda sürdürülebili

Siyasetten, iş dünyasına sivil toplum kuruluşlarından sade vatandaşımıza herkesin son zamanlarda sıkça kullandığı kelimelerden biri olan sürdürülebilirlik aslında doğa ve çevre ile ilgili bir konudur. Daha anlaşılır bir ifade ile yaşamlarımızı sürdürürken , yarınlarımız olan gelecek nesilleri de düşünerek onların ihtiyacı olan kaynakları miras bırakabilme yetisidir. Sürdürülebilirlik kavramının temeli 17. yüzyılın ikinci yarısına dayanmaktadır. İlk olarak Hans Carl von Carlowitz tarafından Avrupa kıtasındaki orman kaynaklarının hızla tükendiği sıralarda kullanılmıştır. Ancak uluslararası bazda kabul gören tanım ilk olarak Birleşmiş Milletler Brundtland Komisyonu Raporu’nda Ekim 1987 yılında yayınlanmıştır. (Gündoğan ve Bitlis, 2018).

Sürdürülebilirliği sadece çevre ve doğa faktörlerine indirgemek çözüme ilişkin alternatiflerimizi sınırlayacaktır. Konunun alt yapısal, hukuki ve sosyal boyutları ile ele alınması gerekecektir. Dünya üzerindeki gelir dağılımındaki dengesizliği göz önüne aldığımızda bazı ülkelerin ihtiyaçlarının çoğunu geri dönüşüm ile elde ederken, bazı ülkelerin ise kaynaklarını sömürdüğünü ve çevreye zarar verdiğini görebiliriz. Her alanda olduğu gibi bu alanda da dünyanın dengeye ihtiyacı var. Dünyayı sanayi devrimini gerçekleştirmiş olan ülkeler kirletiyor, onlar buna bir çözüm bulsun anlayışı maalesef gelecek nesillerimizi güvence altına almayacaktır. Bireysel anlamda mevcut sorumluluklarımızı bile yerine getiriyor olmak, hem farkındalık yaratmamıza hem de bir tuğla da bizim koymamıza vesile olacaktır.

Finans sektörüne bu konuda ise düşen görevler özellikle ülkemizde önemli bir yere sahip. BM verilerine göre Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na ulaşabilmek için yıllık 5 trilyon dolardan fazla yatırım yapılması gerekiyor ve gelişmekte olan ülkelerin her yıl en az 2,5 trilyon dolar finansmana ihtiyacı mevcut. Bu durumda bankalar yeşil ekonomi için kullandırılacak olan fonlara ulaşmada özellikle ülkemizde çok önemli bir görev üstlenmek durumunda olacaktır.

Ülkemizde BDDK, SPK, Borsa İstanbul ve Türkiye Bankalar Birliği (TBB) yeşil dönüşüm konusunda hazırlıklar yapmaktadır. Bu kurumlar enerji verimliliği ve sürdürülebilirliğe dair düzenlemeleri devreye aldı. BDDK konutlarda enerji verimliliğini teşviklendirdiği yönetmelikler oluşturdu. SPK halka açık ortaklıkların sürdürülebilirlik ilkeleri uyum çerçevesine uyup uymadıklarını raporlamalarını zorunlu tuttu. TBB ise sürdürülebilirlik çalışma komitesi kurarak sürdürülebilir büyümeye katkı sağlanması amacıyla yeşil finansman konularında tavsiye kararı alabilecek.

Merkez Bankasının Mayıs 2021 Finansal istikrar raporunda salgının ekonomi üzerinde ve finansal piyasalarda etkileri çeşitli yönleri ile hissedilirken salgın öncesinde hâlihazırda yükselişte olan çevreci-sürdürülebilir fonlama yöntemlerinin küresel ölçekte 2020 yılında hız kazandığı belirtilmiştir. Firmaların geleneksel finansal göstergelerinin yanı sıra çevreci, sosyal ve yönetişimsel göstergeleri de dikkate alan bu fonlama türünün dünyadaki yükselişine ülkemiz bankalarının da çevreci-sürdürülebilir tahviller ve sürdürülebilirlik temalı krediler ile katılım sağlamış olduğu ve son dönemde bu yöndeki işlemlerin öne çıktığı ifade edilmiştir. Bankacılık sektörünün 2016 yılından bu yana çeşitli tutarlarda çevreci ve sosyal temalı tahvil ihracı işlemleri gerçekleştirdiği ve salgının başladığı dönemden bu yana toplamda 1,8 milyar ABD doları tutarında ortalama 5 yıl vadeli sürdürülebilir ve çevreci tahvil ihracı yapıldığı raporlanmıştır. Yurt dışı borçlanmada sürdürülebilir finansman uygulamalarının önümüzdeki dönemde yaygınlaşmasının beklendiği de ayrıca belirtilmiştir.

Ülkemizde mevcut kamu ve özel bankaların sürdürülebilir finansmana verecekleri destek ile bu borçlanma türü daha da yaygın hale gelecektir. ESG kriterlerine uyumlu tahvil ihraçlarının artış gösterdiği bir ortamda sadece şirketler bazında değil bireyselde de bankaların desteği devam etmektedir. Taşıt ve konut kredilerinde de doğa dostu olan projelere daha avantajlı kredi imkanları sunulmaktadır. Bankacılık sektörü ülke ekonomisinde birçok dönemde lokomotif görevi üstlendiği gibi yeşil finansman ve sürdürülebilirlik konularında sunacakları finansal çözümlerle de ülke ekonomisine gerekli katkıyı sağlayacaktır.

 

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar