8.01.2022

Yeni Bakış Açılarına İhtiyacımız Var

Yeni yılın ilk haftasını tamamladık. Açıklanan ekonomik programın etkileri halen devam ediyor.

Yapılan faiz artırımı mı değil mi tartışmaları daha uzun bir süre gündemde olacaktır. Bu hafta bizim gündemimiz şirket yönetimlerine yönelik olacak. Değişim veya zorluklar sadece ülke ekonomimizde olmayacağı için diğer konularında gerisinde kalmamamız gerekiyor.

Daha önceki yazılarımda yöneticilerin klasik kar, zarar, ciro, maliyet ve finansallardan daha çok nasıl bir şirket olmak istediklerinin yol haritasını çizmeye çalıştıklarını belirtmiştim. Bunun gerçekleşebilmesi için de yeşil büyüme stratejileri, sürdürülebilir kalkınma çalışmaları, müşteri deneyiminin anlaşılması, dijital dönüşüm, yeni İK stratejileri, yeteneklerin elde tutulması gibi konular üzerine çalışması gerektiğini savunmuştum. Bu konuların her birinin ayrı bir çalışma gerektireceği aşikar. Bu yazımızda Çalışanlara ilişkin mevcut varsayımları değerlendireceğiz.

MIT Sloan Management Review tarafından yayınlanan George Westerman makalesinde gözden geçirilmesi gereken 5 varsayım sıralıyor:

  1. İnsanlar ofiste değilse üretken değildir.
  2. Herkes için aynı kurallar geçerli olmalı.
  3. Yeteneğin nerede olduğunu bulmalıyız.
  4. Benim için çalışırken, başkası için çalışmıyorlar.
  5. Çalışanlar, onlara söylediğimiz şekilde çalışır.

Pandemi öncesi ofiste olmadığımızda etkin ve verimli çalışamayacağımızı düşürdük. Yabancı bir bankanın haftada bir gün çalışanlarına evden çalışma imkanı tanıdığını ve bunun bizler için ne kadar yabancı bir kavram olduğunu hatırlıyorum. Bu kuralı uyguladığı için bankanın herhangi bir verimsizlik yaşadığını düşünmüyorum. O halde odaklanılması gereken çalışanın ofiste veya evde olmasından ziyade yapılacak olan işin yeniden tanımlanması; uzaktan çalışmaya daha uygun hale getirilmesi için çalışılması gerekmektedir.

Yabancı ortaklı firmalarda çalışanların çok daha fazla karşılaştığı ve uygulama şansı yakaladığı bir diğer çalışma modeli ise farklı zaman aralıklarında çalışabilme olanağı. Herkesin sabah 9’da başlayıp akşam 5’te bitirdiği bir mesaiden ziyade kendisine uygun olan zaman aralıklarında çalışabilme olanağının var olduğu organizasyonlar. Bahsettiğimiz bu çalışma modeli bile ülkemizde birçok şirket için uygulanması ve takibi çok zor iken ; çok daha esnek çalışma koşulları ile kişilere özel ihtiyaçları için imkan tanıyan şirketlerin var olduğunu biliyoruz. Burada en büyük endişebu yaklaşımın organizasyonlarda adam kayırma ve önyargıya sebebiyet verebileceğidir. Fakat artık organizasyonlar kişi bazlı çalışma koşullarını adil olmak koşulunu yerine getirerek sağlamak için yeni yöntemler geliştirmek zorundadır.

Yetenekli ve kaliteli işgücünün genelde büyük şehirlerde olduğu ve yaşadığı göz önünde bulundurularak şirket merkezlerinin bu merkezlerde bulunması, maliyet unsurunu gündeme getiriyordu. Fakat günümüzde nitelikli işgücüne yakın olmadan da onlara rahatlıkla ulaşılabiliyor. Ülkemizde yazılım mühendislerinin, ülke dışına çıkmadan yurtdışı firmalarına hizmet ettiklerini biliyoruz. Bulundukları şehirlerden bile ayrılmadan evden çalışma imkanı bulabiliyorlar. Ayrıca birçok nitelikli çalışan daha küçük şehirlerde yaşayabileceklerini keşfediyorlar.

Çalışanların sözleşmeleri gereği sadece kendi firmaları için çalışmaları konusunda haklı beklentileri olan yöneticilerin, çalışanlarını takip etmeleri ve üretkenliklerini doğru bir şekilde değerlendirmeleri gerekiyor. Verimsizlik olduğu zaman bunun sebebi uzaktan yapılacak olan görevleri yerine getirebilmek için yeteri kadar desteklenmemeleri ise bunu çözüme kavuşturacak olan da şirketlerin kendileridir. Çalışanlarımızı izlemek için kullanacağımız yöntemlerin onların kişilik haklarına saygısızlık anlamına gelebilecek olan takip sistemlerini içermemesi gerekir. Tüm personellerine gelen mailleri takip eden bir yöneticinin şirkete nasıl bir fayda getirebileceğini anlamakta güçlük çekiyorum. Yapılması gereken uzaktan çalışmanın nasıl daha verimli hale getirileceği üzerine düşünmektir.

Yetenekli çalışanların çalışma koşullarını belirlerken çok daha fazla talepkar olabildiklerini  göz önüne almalıyız. Kendilerini zorlayacak olan koşulları kabul edip etmeme konusunda daha fazla düşünüyorlar. Yöneticiler artık mevcut olan değerli çalışanları ellerinde tutabilmek için neler yapılabilecekleri konusunda düşünmeye başlamalıdır. Pandemi öncesi durum ile sonrası durumun karşılaştırılması ve yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Pandeminin ömrünün ne kadar olacağı konusunda bir fikir beyan etmek zor olsa da, yeni döneme hazırlık yapılması gerekmektedir.

 

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar