2.02.2020

Kaos Yönetimi

28 Haziran 1914'te Saraybosna'da Avusturya veliahdı ve eşi, Sırp milliyetçisi Gavrilo tarafından öldürülmesi ile Macaristan İmparatorluğu Sırbistan'a savaş ilan etmiştir. Takip eden dönemde İtilaf ve İttifak gruplarına üye olan devletlerin bu sürece karışmasıyla “Birinci Dünya Savaşı” başlamıştır. Bunun sonucunda milyonlarca insanın ölmüş, Osmanlı İmparatorluğu dahil üç imparatorluk yıkılmış, yeni devletler kurulup dünya haritası değişmiştir. Birinci Dünya Savaşını başlatan bir kıvılcım bize şunu düşündürüyor: Acaba, Avusturya veliahdı Saraybosna’ya gitmeseydi, suikast olur muydu? Ve bunun sonucunda yine de Birinci Dünya Savaşı başlar mıydı? Soruları artırabiliriz. Fakat amacımız soruları artırmak değil, bu denli büyük sonuçları ve etkileri olan savaşın başlamasına sebep olan, küçük düzeydeki (en azından diğer ülkeleri ilgilendirmeyen) bir olayın, ilerleyen safhalarda nasıl önlenemez bir dünya savaşına dönüştüğünü “Kaos Teorisi” ile açıklamak ve Kaos Yönetimin önemini kavramaktır.

 Kaosteorisine göre, “Amazon Ormanları'nda bir kelebeğin kanat çırpması, ABD'de fırtına kopmasına neden olabilir.” Kelebek metaforu, başlangıçta önemsiz görünen küçücük bir olgunun, büyüyerek önlenemez bir etkiye sahip olduğunu ifade eder. Bu açıklamalara göre; başlangıçta Sırplar ile Avusturyalılar arasında yaşanan bir cinayet, zamanla dünya çapında önlenemez bir savaşa dönüşmüş ve haritalar değişmiştir. Bu açıdan bakıldığında, suikastın bu denli büyük sonuçlara vesile olabileceği öngörülemez bir durumdu.

 Günümüz işletmeleri sürekli değişen, belirsizliği yüksek (rakipler, teknoloji vb.) ve kaotik bir çevrede faaliyetlerini sürdürmektedirler. Diğer taraftan hem işletmeler, hem de çevre farklı grupların bir araya gelmesinden oluştuğu için yaşamımızda “kaos” kaçınılmaz bir olgudur. Bu düzensiz ve dinamik çevrede ayakta kalabilmek için, sadece gözlenen, tahmin edilen ve doğrudan kontrol edilebilen değişkenleri değil; önemsiz gözüken, fakat dolaylı yollardan sistemi etkileyecek bütün değişkenleri hesaba katarak, işletmeleri yönetmek gerekir. Çünkü geleneksel bakış açısı, yaşamı ve olguları doğrusal düzlemde neden- sonuç ilişkisi ile gözlenebilir, kanıta dayalı ve tahmin edilebilir olarak ele almaktadır. Örneğin, “A değişirse, B etkilenir” ya da “uzmanlaşma olursa verimlilik artar” önermelerinde olduğu gibi.

Oysa Kaos Teorisi, sistem ve olguları doğrusal olmayan, karmaşık, belirsiz, birçok faktörün bir sarmal halinde birbirini etkilediği, dinamik ve düzensiz bir yapıda ele almaktadır. Örneğin, buğday fiyatları üzerinde hava koşulları ve genel ekonomik göstergeler dahil onlarca değişkenin etkisi olabilir. Fakat hangi değişkenin ne kadar etkisi olacağını ve bu etkinin gücünü tahmin etmek her zaman olası değildir. Ya da verimlilik sadece ücret arttığı için değil, hammadde kalitesi arttığı için, iş yerinde informal ilişkilerin iyi olduğu için, kolektif yeterlilik arttığı için veya hiç tahmin edilemeyen bir faktörün etkisiyle de (güven, adalet vb.) artmış olabilir.

Özetle; Geleneksel işletmeler çoğunlukla doğrusal olan, kanıta dayalı, görünen, bilinen ve kontrol edilebilen değişkenleri hesaba katarak faaliyetlerini yürütürler. Oysa Post-modern işletmeler, hiç umulmadık, dolaylı, belirsiz, önemsenmeyen fakat kelebek etkiler ile kurumun varlığını olumlu veya olumsuz yönde etkileyebilecek bütün parametrelerin dikkate alınması ve yönetilmesi gerekliliğini ön plana çıkarıyor. Kaos yönetiminin önemini anlatan harika bir atasözü derki; “Bir çivi bir nal kurtarır; bir nal bir at kurtarır; bir at bir komutan kurtarır; bir komutan bir savaş kurtarır; bir savaş bir vatan kurtarır!”. Bu nedenle düşmanı veya komutanı önemsediğin kadar Çivi’yi de önemse. Zira Ufak bir çatlak, büyük bir binayı yıkar.

Kaynak: Güncel Yönetim Paradigmaları-

ETİKETLER; yönetim işletme

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar