3.10.2021

ÖLÇEMEDİĞİNİ YÖNETEMEZSİN

Bilginin stratejik bir güç haline geldiği 4.0 Endüstri çağında işletmelerin geleneksel yöntemlerle ayakta kalması tahayyül dahi edilemez bir olgudur.

Zira günümüzdeki kaotik, belirsiz, asimetrik ve yoğun rekabet koşulları diğer taraftan sektörler arası stratejik ve simbiyotik ilişkiler ve post-modernizm işletmelerin kılcal damarlarına kadar doğru, planlı, verimli ve etkin bir şekilde yönetilmesi gerekliliğini ön plana çıkarmıştır. 

Bahsedilen bu çevre koşullarına maruz kalan işletmeler insan kaynaklarından üretime, pazarlamadan müşteri ilişkilerine, AR-GE’den sürdürülebilirliğe kadar bütün iş süreçlerini bilimsel bilgi ile ve modern yönetim teknikleri ile buluşturmadıklarında çok kısa sürede oyun dışı kalmaktadırlar.

“Ölçmediğini” diğer bir ifade ile “Bilmediğini Yönetemezsin” mottosu yönetim biliminin temel ilkelerinden birisidir. Bu bağlamda işletmelerin verdiği hizmetleri veya faaliyetlerinin sonuçlarını ölçmesi ve bu doğrultuda kararlar alıp stratejiler geliştirmesi hayati öneme sahiptir. Örneğin, bir tekstil işletmesinde bir gömleğin hangi malzemelerle ne kadar sürede dikilebileceği, bir sağlık kurumundaki ambülansın acil yardım bekleyen bir hastaya kaç dakika içerisinde ulaşabileceği, bir işyerindeki personel veya stok devir hızı ya da bir restoranda bir porsiyon köftenin maliyetinin ne olacağı veya müşterinin önüne hangi sürede konulacağı ancak yapılacak iş, maliyet ve zaman etütleri sonucunda belirlenebilir. Örneğin, yapılan araştırmalar bir müşteri yemek siparişi verdikten sonra ortalama 7 dakika bekleme tahammülüne sahip. 7 dakikadan daha geç gelen siparişler müşteriyi mutsuz etmektedir. Eğer bu ölçümler yapılmadıysa ya da bilinmiyorsa yöneticiler sadece sezgilerine veya tahminlerine göre karar alıp o yönde süreçlere müdahale edebileceklerdir. Elbette, bilginin ışığından yararlanmadan yönetim faaliyetini yürütmek ise karanlıkta yol almaya benzer ve büyük olasılıkla yolun sonu uçurum olacaktır.

Peki, ölçümün ve bilginin hayati öneme sahip olduğu günümüzde işletmeler, hangi girdi, süreç veya çıktıları ölçümlemelidirler? Birlikte bu soruya yanıt arayalım.

İşletmeler iç ve dış çevre koşullarından veri toplayıp bunları analiz ederek çeşitli çıkarımlarda bulunabilirler. Bu kapsamda iç çevre koşullarında; personel devir hızı, çalışan memnuniyeti ve bağlılığı, işten ayrılma niyeti, bireysel ve grup performansı ölçümlenebilir. Yine işletmenin kalite göstergeleri, hurda, atık, hata ve üretim maliyetleri, hizmet süreleri, finansal göstergeleri, bütçe kullanımı ve stok devir hızı gibi birçok parametre ölçümlenip izlenebilir.

İşletmenin dış çevresinden ise müşteri memnuniyet oranları, beklentileri, sadakati, hedef pazar göstergeleri, satış hasılatları, rakip analizleri, işletme imajı ve marka değeri, tedarikçilerle ilişkiler gibi birçok parametre ölçümlenebilir.

İşletmenin iç ve dış çevresinden elde ettiği veriler SPSS, LİSREL veya yapay zekalı karar destek sistemleri ile derinlemesine ve çok yönlü analize tabi tutularak bilgiye dönüşür ve bu yönetim tarafından kullanılır.

Sonuç olarak; günümüz işletmeleri kendilerini ilgilendiren birçok konuya dair bilgiyi yapay zeka gibi güçlü araçlar kullanarak bilimsel yöntemler ile elde edip hatalı karar vermeyi minimize edebilirler. Fakat işletmeler her ne kadar bütün veriye veya bilgiye hakim olsalar da nihai olarak son kararı duyguları olan insan vermekte ve yanılma ihtimali her zaman olmaktadır. Umarım işletmeleri yönetenler istişare ve ortak aklı hâkim kılarak doğru bilgiler kullanarak doğru kararlar alabilir, yanıldıkları kararlardan ise ders çıkarabilir ve öldürücü hatalar yapmazlar.

“Daha iyi yönetim daha iyi bilgi ile mümkündür” paradigmasıyla bu yazımıza son verirken herkese sağlık, huzur ve başarılar dilerim

ETİKETLER; Karadeniz Ekonomi

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar