İki ülke arasındaki savaşın etkisini göstermediği alan kalmadı gibi. Ayçiçek yağı ile ilgili yaşanan sorunlar, içeride fırsatçılara gün göstermiş olsa da ; çözümü yine de ithalat yapmak üzere gemileri ülkeye getirmekte bulmamız kangren olan yaraya pansuman yapmak gibi. Yine geçici çözümlerle günü kurtarmaya çalışıyoruz. Bu arada geçtiğimiz hafta Tarım ve Orman bakanımız görevinden affını istedi.Yeni bakanımız Prof. Dr. Vahit Kirişçi , en azından tarıma yakın bir isim. Gündemin yoğunluğundan bu değişiklik üzerine çok konuşulma fırsatı olmadı. Fakat bu sefer çiftçimize umut olur mu , umarım olur. Ithalata yönelik politikalardan vazgeçilmesi için bir fırsat olmasını dilerim.

Bu hafta daha önce de birçok kez değiştirilmek istenen zeytincilik yasasına değinmek  istiyorum. Bundan önceki yasalar bir şekilde ya yargı kanalı ile reddedildi veya TBMM’de reddedildi. Şimdi ise yeniden gündeme geldi ve 1 Mart tarihli yönetmelik ile  ”Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak için, tapuda zeytinlik olarak kayıtlı alanlarda madencilik yapılmasına” izin verildi. Bu verilen izin ile zeytin ağaçları kesilecek , o bölge maden alanı olarak işletilecek ve maden çıkarma işlemleri bittiğinde yeniden rehabilite edilecek.

Elektriğe gelen zamlar malum , elbette ucuz enerji kullanmayı hepimiz istiyoruz. Fakat bunun çözümü yıllardır yetişmiş olan ağaçları yok edip , kömüre ulaşmak mıdır? Bu durumda nerede kaldı sürdürülebilir gelecek , nerede kaldı çevre ve doğa dostluğu? Yabancı kuruluşların veya şirketlerin görüşlerini elbette dinleyelim ve değerlendirelim ama lütfen kendi ülke çıkarlarımıza uygun olan ne ise onu yapalım. Geleceğimiz olan çocukların da kendi varlıklarını devam ettirebilecekleri bir ortamı onlara sağlamayacaksak , yeşil mutabakat , yeşil enerji, sürdürülebilirlik kavramlarının pek bir anlamı kalmıyor. Kesilen ağaçların yerine yenisinin dikilmesi de sağlıklı bir çözüm değil çünkü o ağaçların aynı verimliliğe ulaşması seneler alacak ve muhtemelen benim neslim bunu göremeyecek bile.

Ayrıca bir diğer önemli husus ise zeytin sahasının taşınmasına ilişkin tüm masraflardan ve zeytin sahasının taşınmasından kaynaklanan tüm taleplerden madencilik faaliyeti yürütmesi yönünde lehine karar verilen kişi sorumlu olacak. Diyelim 30 yıllık ağaçları kestik , maden çalışmaları tamamlandı ve rehabilite zamanı geldi. Maden şirketinin uzmanlık alanı bile olmayan bir hususta gereğini yapmış olduğunu kim nasıl denetleyecek? Şimdi marketlere yapılan denetimler gibi baskınlarla mı zeytin ağaçlarını koruma altına alacağız?

Her defasında sorun karşınıza çıktığında çözüm üretmeye çalışırsanız , bulduğunuz çözümler de geçici olacaktır. Geçici çözümler de ülkenin geleceğine çok daha büyük zararlar verecektir. Planlama yapmak, ne zaman ve nerede ve hangi ürünü yetiştireceğimizi önceden belirlemek zorundayız. Hangi çiftçinin neyi ne kadar üreteceğini planlamalı ve piyasa koşullarından etkilenmeden üretime devam etmelerini sağlamalıyız. Aksi halde kimsenin söylemi değişmeyecek ve sorunlar halının altına süpürülmüş olacaktır. Çiftçi kazancının olmadığını söyleyecek , bakanlık 2 sene önce vermesi gereken teşvikleri dağıttığı için takdir bekleyecek , bizler ise neden üretimde sıkıntılar yaşadığımızı anlatmaya çalışacağız.

10 Mart 2022 , Antalya , barış görüşmeleri devam ediyor. Masada uzatacak bir zeytin dalımız olsun. Enerjiye ihtiyacımız var doğru , kendi enerjimizi üretmeliyiz o da doğru fakat bunu geleceğimizin teminatı olan zeytin ağaçlarımızı yok ederek yapmayalım. Çocuklarımıza bırakacağımız miras herkesi gururlandırsın.