22.06.2023

Değişen iklim ile mücadelede durumumuz

Geçen hafta mevcut belirsizliklerin hemen ortadan kalkmasını beklemesek de; en azından belirsizlikleri azaltacak olan önlemlerin hissedilebilir olmasını istediğimizi belirtmiştik yazımızı bitirirken.

Bu hafta yazımızı merkez bankası toplantısından önce yazıyoruz. Büyük bir çoğunluk faiz artışı olacağını tahmin ediyor fakat ne kadarlık bir artış olacağı üzerine birbirinden çok farklı tahminler var. Ayrıca faiz oranları gündemi meşgül ederken OVP ve 12. Beş Yıllık Kalkınma planı da gündeme alınmış durumda. Akıllardaki soru ise piyasanın dikkatini hangisine vereceği yada vermesi gerektiği. Çözülmesi gereken bu kadar fazla sorun varken daha önce doğruluğuna pek de rastlanmamış olan planlar üzerine yoğunlaşılması düşünülmeli.

Bu yüzden bu hafta iklimdeki değişikliği gün geçtikçe nasıl daha fazla hissettiğimize ve alınacak olan önlemlerin planlanmasının önemi üzerinde durmayı daha uygun gördük. İklim değişikliğinin tarım sektörü üzerindeki etkilerini kuraklık, su kaynaklarında azalma, toprak verimliliğinde düşüş ve erozyon, hastalık ve zararlılarda artış, aşırı yağış, doğal bitki örtüsü üzerinde değişim, bitki ve besin maddelerinde noksanlık olarak sıralayabiliriz. Gıda sektörü üzerindeki etkisi ise ayrı değerlendirilmesi gereken bir başlık.

Bu etkiler arasında kuraklık ve aşırı yağışlar birbirlerine zıt kavramlar. Ülkemizde 2022 yılının sonbaharından 2023 Şubat ayına kadar kuraklık meydana gelirken ; sonrasında ise aşırı yağışlar gündeme gelmeye başladı. Yağışlarla birlikte kuraklığın oluşturduğu riskler azalmaya başladı. Bu durumda tüm planları kuraklık olacağına dair yaptığınızda ; kuraklığın ortadan kalkması ile aldığınız önlemler yarardan çok zarar oluşturacaktır.Kuraklıktan dolayı rekoltede düşüş beklentisi içerisinde olunup; ithalatı desteklersek ; verimliliğin yüksek olması ile üretilen ürünlerin elde kalmasına sebebiyet verebiliriz. Bu da üreticilerin istenmeden de olsa zarar görmesine sebebiyet verecektir. Veya kuraklığa göre üretim sürecini planlamış olan üretici ; aşırı yağışlarla farklı maliyetlere katlanmak zorunda kalabilecektir.

İklim değişikliğine ilişkin farkındalık 19. Yüzyılda başlamış olmasına rağmen; alınacak olan önlemler konusunda maalesef dünya pek de istekli davranmadı. Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği Panelinin 9 Ağustos 2021 yılında yayınlanan değerlendirme raporunda dünyanın ortalama sıcaklığının 1,10 C arttığı ve son 10 yılın tüm zamanların en sıcak dönemi olduğu raporlanmıştır. O zamandan bu zamana da artışlar devam ediyor. Son haftalarda Avrupa ve Hindistan’dan sıcak yüzünden hayatını kaybeden kişi sayısındaki artışlar bildiriliyor. Sadece kuraklığın veya aşırı yağışların gıdaya olan erişimimizi zorlaştıracağından değil; insan varlığının sürdürülebilirliği konusunda da sorunlar yaşanacağını öngörmemiz gerekiyor.

Tüm dünya iklimdeki değişiklikten etkileniyorken; ülkemizin bunun dışında kalmasını bekleyemeyiz. Özellikle Türkiye bu durumdan nasıl etkileniyor veya etkilenecek? Öncelike bulunduğumuz coğrafya itibari ile ülkemiz iklim değişikliğinden birçok ülkeden çok daha fazla etkilenecektir. Ayrıca ülkemizin farklı bölgeleri farklı biçimde ve değişik boyutlarda etkileneceklerdir. Örneğin, sıcaklık artışından daha çok çölleşme tehdidi altında bulunan Güney Doğu ve İç Anadolu gibi, kurak ve yarı kurak bölgelerle, yeterli suya sahip olmayan yarı nemli Ege ve Akdeniz bölgeleri daha fazla etkilenmiş olacaktır.

Elbette sadece ülkemizde alınacak olan önlemlerle iklim değişikliği ile mücadele edemeyiz fakat bu hiçbir şey yapmadan seyirci kalmamıza neden olmamalı. Farklı bölgelerde etkiler farklı görüleceği için kuraklığa ve soğuğa toleranslı tohum çeşitleri geliştirilebilir ve hastalıklara dayanıklı çeşitlerinin kullanım alanlarının yaygınlaştırılması sağlanabilir. Üreticilerin meydana gelen hasarlardan daha az etkilenmeleri için tarımsal faaliyetlerin doğal afetlere karşı sigortalanması tevşik edilebilir. İklim değişikliğine uyumun sağlanabilmesi için AR-GE çalışmalarının desteklenmesi sağlanabilir. Kuraklığa karşı sulama tekniklerinin geliştirlmesi ve yaygınlaştırılması sağlanabilir. Tüm bunlar yapılmış olsa dahi; sorunun ortadan kalkabilmesi için ortak hareket edilmesi ve toplumların bilinçlendirilmesi gerekmektedir.

Önümüzdeki hafta dokuz günlük bayram tatili var. Biraz olsun sorunlardan uzaklaşacağımız ve sevdiklerimizle güzel vakit geçirebileceğimiz günler olmasını diliyorum. Herkese iyi bayramlar.

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar