26.12.2022

İklim, su ve gıda üzerine

Geçen sene Kasım ayının başlarında İklim Değişikliği Konferansı (COP26) ile ilgili bir yazı kaleme almıştım. Bu konferansta ele alınan konuları özetlemiş ve bu konunun tüm dünyayı ilgilendirdiğini belirtmiştim.

Bu sene konferans Mısır’da gerçekleşti ve geçen seneden bu seneye değişen birşey olmadığı görüldü. Kaçıncısının düzenlendiğinin önemini yitirdiği bir konferansta konuşulanların orada kalması üzgünüz ki dünyaya pek bir fayda sağlamayacak.

Senenin son yazısı ; asgari ücret, faiz , dış ticaret açığı varken nereden çıktı bu konu derseniz ilk basım tarihi 2018 yılı olan ve iklim, su ve gıdaya ilişkin ülkelerin ajandalarını inceleyen bir kitabın dikkatimi çekmesinden bu konuya tekrar geldik. Daha ortada pandemi yokken ; felaketler bizim ülkemizden çok uzaklardaymış gibi hissederken bile bu konular birilerinin gündemini oluşturuyordu. İklim değişikliğinin yaratacağı , kuraklığın neden olacağı göçler ; bu insanların gıdaya ve suya olan ulaşım problemleri sadece göç edenlerin değil ; göç ettikleri toprakların da problemi olacaktır. Nitekim dünya üzerinde bu kadar çok göçmenin yer almasının sebebi sadece bulundukları topraklardaki savaş ve yarattığı korku ve endişe değil. Tarım topraklarının azalması ve buna bağlı olarak ihtiyaçlara olan gereksinimin karşılanamıyor olması çok daha önemli bir etken.

COP27’de neler mi oldu ? Yayınlanan raporlar daha önce yayınlanmış olanları teyit etti. Denizlerin ısınmaya devam ettiği, bu durumun genleşme ve karasal buzul erimeleri yoluyla deniz suyu seviyesindeki yükselmeyi tetiklediği, su seviyesindeki yükselme hızının sadece son 30 yılda ikiye katlandığı ifade edildi. Avrupa’yı etkisi altına alan sıcak hava dalgalarının dağ buzullarının erimesini hızlandırdığı, Grönland’ın 26. kez kütlesinden kayıplar yaşadığı, bununla birlikte kayıtlara göre Grönland’ın zirvesine ilk kez Eylül döneminde kar yerine yağmurun yağdığı belirtildi.

Afrika’nın büyük bir bölümünde yaşanan kuraklığın 19 milyon nüfusun kıtlıkla karşı karşıya kalmasına yol açabileceği, buna karşın Nijerya’da yoğun yağışların sebep olduğu sel afetinin 600’den fazla can kaybına yol açtığına vurgu yapıldı ve ayrıca Pakistan’ı sular altında bırakan ve bin yediyüz kişiyi yaşamdan koparırken yaklaşık 8 milyon kişinin ise yer değiştirmesine sebep olan sel afetine dikkat çekildi.

Atmosfere salınan karbon emisyonlarının %25’inden ABD ; %22’sinden ise AB ülkeleri sorumlu iken bu ülkelerin kayıp ve zararlara yönelik deyim yerinde ise ayak sürümesi pek adil değil. COP27’nin önemli gelişmelerinden birisi kayıp ve zararlara yönelik bir fonun kurulmasına karar verilmiş olmasıdır. Karar verilmiş olması uygulanabilir olduğu anlamına gelir mi ; bu konuda şüphelerim var. Bilim insanlarının iklim değişikliği meselesini 19. Yüzyıl sonlarında farketmiş olması ve günümüze kadar bu konuda yeteri kadar önlem alınmamış olması şüphelerimi bir kat daha arttırıyor. Yapılan bu toplantıları Yüzüklerin Efendisi filmindeki Ent Meclisi toplantılarına benzetiyorum. Toplantı yapma konusunda hem fikir olmak için yapılan toplantılar gibi. COP27’de toplandık ve iklim değişikliği için yapılması gerekenler olduğuna karar verdik ; şimdi bir sonraki toplantıda tekrar biraraya gelip ne yapılması gerektiğini konuşacağız.

Peki bu arada ne yapacağız , buzullar eriyor. Sel felaketleri kapıda , yağmur yağıyor hatta öncesinden daha fazla su m2’ye düşüyor fakat 2 ayda yağması gereken yağmur 2 günde yağıyor. 8 milyon Pakistanlı’nın sel felaketi ile yer değiştirmesini bir düşünün ; 4 milyon Suriyeli’nin ülkemiz topraklarına göç etmesinden çok daha zor bir durum. Ben iklim bilimcisi değilim ama değişiklikleri farkedebiliyorum çünkü bu dünyada yaşıyorum. Gıdaya ve suya erişebilmek önümüzdeki dönemin en önemli problemi. Birçok ülke kendi ihtiyaçlarını garanti altına alabilmek için bulundukları coğrafyadaki üstünlüklerinden vazgeçmek istemiyor. Sahip olduğumuz değerleri korumamız gerekirken biz daha fazla dışa bağımlı hale geliyoruz. Ülkeler arası savaşların veya ticari savaşların durulmasını bekleyelim sonra ilgileniriz mantığı bizi bu mücadelede çok gerilerde bırakacaktır. Biran önce geleceğimizi güvence altına almalıyız.

Karadeniz'in İlk ve Tek Ekonomi Portalı

Okumak İçin Resimlere Tıklayınız.
Kapat
× Anasayfa Abone ol Tüm haberler Ekonomi Bölgesel Şirketler Gündem Belediye Sektörler Politika e-Dergi e-Gazete Web TV Künye Karadeniz sohbetleri Yazarlar